Laplace'nin Şeytanı
Esmanur Polater
Pierre-Simon de Laplace,
18. yüzyılda şöyle demişti: "Bir akıl, belirli bir
anda doğada işleyen
bütün güçleri ve doğayı oluşturan bütün bileşenlerin
karşılıklı konumunu bilebilse, evrenin en büyük
öğelerinden, en hafif atomunkine kadar her şeyin
hareketini aynı formül içinde toplayabilirdi.
Böylece o
akıl için hiçbir şeyin belirsizliği kalmaz, geçmiş
ve gelecek gözlerinin önüne serilirdi."
Bu düşünce, doğaya deterministik bir bakış açısı sunar ve rastlantı dediğimiz şeyin aslında sadece bizim cehaletimizin bir ölçüsü olduğunu, temelde gerçek bir rastlantının (veya "ontolojik" rastlantının) olmadığını öne sürer.
Düşüncenin Temeli
Evrenin şimdiki hali, geçmişinin sonucu ve geleceğinin nedenidir. Laplace, doğayı oluşturan bütün güçleri ve hareketlerini bilip bunları inceleyebilecek kadar geniş bir zihnin ortaya çıkması durumunda, evrenin en hacimli nesnelerinden atomlara kadar her şeyin hareketini açıklayan bir denklem kurulabileceğini savundu. Bunun sonucunda, söz konusu zihin için hiçbir şey gizli kalmayacak ve geçmiş de, gelecek de şimdiki zaman kadar gözlerinin önünde belirecektir.
Laplace’ın söz ettiği bu zihne, ondan sonraki yaratıcılar "Laplace Şeytanı" adını verdiler. Laplace, olasılıklar teorisini bu üstün zihinle birleştirdi. Kara deliklerin varlığını ilk sezen kişilerden biri ve kuantum fiziğinin fikirlerini geliştirenlerden biri olarak, her şeyi açıklayan bir denkleme ulaşmak onun tek amacıydı. İnsan davranışlarından gezegenlerin yörüngelerine kadar her şeyi gösterebilen bir denklem: tüm kuralların toplamı, bütün potansiyel durumların toplamı, var olan her şeyin bir kombinasyonu. Ancak böyle bir denkleme sadece Laplace'ın hayali şeytanı ulaşabilirdi.
Determinizm ve Olasılığın Kayboluşu
Laplace'ın Şeytanı'nda olasılık yoktur. Örneğin, havaya bir bozuk para attığınızda, normalde iki olasılık vardır: ya yazı gelecektir ya da tura. Ancak burada olasılıklar kaybolur. Eğer o paranın havaya atıldığındaki hızını, ivmesini ve kütlesini bilirseniz, yazı mı yoksa tura mı geleceğini çoktan bilirsiniz. Olasılık kaybolur. Evrendeki büyük ve küçük bütün varlıkların her özelliğini bilirseniz, onların geleceği, geçmişi kadar apaçık hale gelir.
1700’lerin başında Londra’da yaşamış bir istatistikçi olan Abraham De Moivre de benzer bir görüşü savunmuştur. De Moivre, şans diye bir şeyin olmadığını, bunun sadece bir yanılsama olduğunu ve şans eseri olarak tanımladığımız şeylerin aslında bildiğimiz fizik kuralları sayesinde meydana geldiğini savunmuştur. Örneğin havaya attığımız paranın yazı mı yoksa tura mı geleceğini; hava akımı, elin açısı, elin yüksekliği, paraya uygulanan kuvvet, paranın alaşımı ve yerin şekli (paranın yere düştüğü kabul edilirse) gibi fiziksel faktörleri hesaplarsak kolayca bulabiliriz. Laplace’in düşüncesine göre, bu durum insan beyni ve iradesi için de geçerlidir. Kuantum mekaniksel olgular ile çalışan beynimizin hangi çıktıyı vereceğini tam olarak hesaplayabileceğimiz bir denklem henüz geliştirilememiştir ama bu durum, beynimizin hangi çıktıyı vereceğinin şansa ve ya iradeye bağlı olduğunu göstermez. Aradaki bu ince farkı görmemiz lazım. Hesaplayamamamız, hesaplanamayacağı anlamına gelmez. Bu düşünce sistemine Determinizm denir. "Hiçbir şey belirsiz değildir; her şey kendinden önceki sebebin bir sonucudur, biz bu sebebi bilsek de, bilmesek de..."
Laplace'ın Şeytanı, deterministik bir evren anlayışının sembolüdür ve bu bakış açısıyla, evrendeki tüm olaylar ve durumlar kesin bir sebep-sonuç ilişkisi içinde belirlenir. Bu düşünce, modern bilimde ve felsefede önemli tartışmalara yol açmış ve deterministik sistemlerin yanı sıra belirsizlik ve rastlantısallık konularında da derinlemesine araştırmalara ilham vermiştir.
"Kuantum mekaniği konusunda çok çalışmak gerekir. Ama içimden bir ses bana bunun her şeyin çözümü olmadığını söylüyor. Bu teoriyle birçok şey açıklanıyor; ama hala Onun sırrını çözebilmiş değiliz. Ben yine de onun zar atıp kumar oynadığını, hiç mi hiç sanmıyorum." -Albert Einstein
Bu düşünce, doğaya deterministik bir bakış açısı sunar ve rastlantı dediğimiz şeyin aslında sadece bizim cehaletimizin bir ölçüsü olduğunu, temelde gerçek bir rastlantının (veya "ontolojik" rastlantının) olmadığını öne sürer.
Düşüncenin Temeli
Evrenin şimdiki hali, geçmişinin sonucu ve geleceğinin nedenidir. Laplace, doğayı oluşturan bütün güçleri ve hareketlerini bilip bunları inceleyebilecek kadar geniş bir zihnin ortaya çıkması durumunda, evrenin en hacimli nesnelerinden atomlara kadar her şeyin hareketini açıklayan bir denklem kurulabileceğini savundu. Bunun sonucunda, söz konusu zihin için hiçbir şey gizli kalmayacak ve geçmiş de, gelecek de şimdiki zaman kadar gözlerinin önünde belirecektir.
Laplace’ın söz ettiği bu zihne, ondan sonraki yaratıcılar "Laplace Şeytanı" adını verdiler. Laplace, olasılıklar teorisini bu üstün zihinle birleştirdi. Kara deliklerin varlığını ilk sezen kişilerden biri ve kuantum fiziğinin fikirlerini geliştirenlerden biri olarak, her şeyi açıklayan bir denkleme ulaşmak onun tek amacıydı. İnsan davranışlarından gezegenlerin yörüngelerine kadar her şeyi gösterebilen bir denklem: tüm kuralların toplamı, bütün potansiyel durumların toplamı, var olan her şeyin bir kombinasyonu. Ancak böyle bir denkleme sadece Laplace'ın hayali şeytanı ulaşabilirdi.
Determinizm ve Olasılığın Kayboluşu
Laplace'ın Şeytanı'nda olasılık yoktur. Örneğin, havaya bir bozuk para attığınızda, normalde iki olasılık vardır: ya yazı gelecektir ya da tura. Ancak burada olasılıklar kaybolur. Eğer o paranın havaya atıldığındaki hızını, ivmesini ve kütlesini bilirseniz, yazı mı yoksa tura mı geleceğini çoktan bilirsiniz. Olasılık kaybolur. Evrendeki büyük ve küçük bütün varlıkların her özelliğini bilirseniz, onların geleceği, geçmişi kadar apaçık hale gelir.
1700’lerin başında Londra’da yaşamış bir istatistikçi olan Abraham De Moivre de benzer bir görüşü savunmuştur. De Moivre, şans diye bir şeyin olmadığını, bunun sadece bir yanılsama olduğunu ve şans eseri olarak tanımladığımız şeylerin aslında bildiğimiz fizik kuralları sayesinde meydana geldiğini savunmuştur. Örneğin havaya attığımız paranın yazı mı yoksa tura mı geleceğini; hava akımı, elin açısı, elin yüksekliği, paraya uygulanan kuvvet, paranın alaşımı ve yerin şekli (paranın yere düştüğü kabul edilirse) gibi fiziksel faktörleri hesaplarsak kolayca bulabiliriz. Laplace’in düşüncesine göre, bu durum insan beyni ve iradesi için de geçerlidir. Kuantum mekaniksel olgular ile çalışan beynimizin hangi çıktıyı vereceğini tam olarak hesaplayabileceğimiz bir denklem henüz geliştirilememiştir ama bu durum, beynimizin hangi çıktıyı vereceğinin şansa ve ya iradeye bağlı olduğunu göstermez. Aradaki bu ince farkı görmemiz lazım. Hesaplayamamamız, hesaplanamayacağı anlamına gelmez. Bu düşünce sistemine Determinizm denir. "Hiçbir şey belirsiz değildir; her şey kendinden önceki sebebin bir sonucudur, biz bu sebebi bilsek de, bilmesek de..."
Laplace'ın Şeytanı, deterministik bir evren anlayışının sembolüdür ve bu bakış açısıyla, evrendeki tüm olaylar ve durumlar kesin bir sebep-sonuç ilişkisi içinde belirlenir. Bu düşünce, modern bilimde ve felsefede önemli tartışmalara yol açmış ve deterministik sistemlerin yanı sıra belirsizlik ve rastlantısallık konularında da derinlemesine araştırmalara ilham vermiştir.
"Kuantum mekaniği konusunda çok çalışmak gerekir. Ama içimden bir ses bana bunun her şeyin çözümü olmadığını söylüyor. Bu teoriyle birçok şey açıklanıyor; ama hala Onun sırrını çözebilmiş değiliz. Ben yine de onun zar atıp kumar oynadığını, hiç mi hiç sanmıyorum." -Albert Einstein